05 Ekim 2006

Plüton ve tanım karmaşası.

Plüton, güneş sistemimizin en tartışmalı gök cismi ünvanını açık ara farkla alır sanırım. Keşfi öncesi olayların ve kişilerin bağlantıları da bir o kadar ilginçtir. Eğer hafızam beni yanıltmıyorsa; keşfin yapıldığı Lowell gözlemevini kuran ve ismini veren Percival Lowell'la, Asimov'un bir kitabının önsözünde ya da popüler bilim kitaplarından birisinde karşılaşmıştım ( Buldum. Dünya Dışı Uygarlıklar isimli kitabında geçmekte. İlginç bir şekilde kitap ayracını da tam o sayfada bırakmışım :) ). Percival Lowell matematikçi ve amatör bir astronomdu. Zengin bir ailenin üyesi olduğunu da eklemeliyim. Lowell, Arizona'da bir gözlemevi kurdu ve Mars'ı incelemeye başladı. İtalyan astronom Schiaparelli'nin gördüğünden daha fazla kanal buldu, yetmedi detaylı haritalarını çıkardı, yetmedi Mars'ta zeki varlıkların yaşamış olduğuna dair tam inancıyla, bunu bütün dünyaya yaymaya çalıştı. Hem de diğer astronomların, bu kanalların varlığını gözlemleyemediklerini, gerçek olamayacağı söylemlerini; "Sizin teleskoplarınız benim teleskobum kadar iyi değil ve gözlerim keskindir" diye cevaplayarak. 1894'te Mars'la ilgili ilk kitabı yayınlandı. Bundan üç sene sonra da H.G. Wells'in, Dünyalar Savaşı bir dergide tefrika halinde yayınlandı. Artık Marslıların varlığı bir gerçeklik halini almıştı.
Lowell'ın Mars Kanalları Haritası
Google Mars'ta Mars Kanalları Haritası
Mars üzerine bu kadar yoğunlaştıktan sonra Lowell, Neptün'ün yörüngesindeki dengesizliğin sebebi olarak başka bir gökcisminin var olabileceği düşüncesine sarılıp dokuzuncu gezegeni aramaya başladı. Yazık ki, bunu göremeden öldü. Lowell'ın Planet X olarak adlandırdığı Plüton, onun ölümünden ondört sene sonra Lowell gözlemevinde astronom Clyde Tombaugh tarafından bulundu. Zaten varlığına hemen hemen kesin gözüyle bakılan dokuzuncu gezegenimiz nihayet bulunmuştu. Tanımı yine değişebilecek olan gök cismimizin, isimlendirilmesinin de ilginç bir hikayesi var. Mars'ın uydularından Fobos ve Deimos'un isim babası olan Henry Madan'ın onbir yaşındaki yeğeni Venetia Phair; Roma mitolojisinde kendini görünmez yapma yeteneği bulunan yer altı tanrısı Pluto'yu ( Yunan mitolojisinde: Hades) önerir. Bu önerisi Oxford'dan Arizona'ya bildirilir, Tombaugh'da ismin Percival Lowell'ın isminin ilk harfleriyle başlamasından dolayı uygun bulur. Plüton isminin kısaltması olarak da P-L kullanılmaktadır. Bu ufaklığın sayesinde daha Türkçe nasıl isimlendireceğimizi bulamadan, Plüton'un gezegenlik kariyeri sonlandı. TDK'ya göre Plüton, eski astronomlara göre Plüto, mitolojinin Türkçesine göre Pluton. Ama artık pek de önemi kalmadı, artık kendisini 134340 ön adıyla anabiliriz.
Plüton, yakında Plüton'la birlikte 'ikiz cüce gezegen' ilan edilebilecek, 1978'te keşfedilen uydusu 'Charon' ve 2005'te keşfedilen diğer iki uydusu 'Nix' ve 'Hydra'
1930'da bilimkurgunun altın çağında yapılan böylesi bir keşif, bilimkurgu yazarlarını da bu yeni gezegene yönlendirdi ister istemez. Bu linkten, Plüton'un yer aldığı roman ve öykülerin hepsini görebilirsiniz. Sanıyorum ben Plüton'la sadece, Heinlein'ın 'Uzay Elbisemle Yolculuğa Hazırım' isimli romanında karşılaştım. O romanda Plüton, uzaylıların kumanda merkeziydi; dünyaya en uzak -bilinen- gezegen olması ve boyutunun da çok büyük olmaması dolayısıyla Plüton'u seçtiğini düşünüyorum Heinlein'ın. Sanıyorum boyutu dolayısıyla, diğer roman ve öykülerde de daha büyük işlevler yüklenmemiştir.

Gezegen nedir? Benim gibi, astronomiyle ilgisi olmayan herhangi birisine sorsanız sanırım şu cevabı alırsınız; Kendi etrafında ve bir yıldızın etrafında dönen büyük kütleli gök cismi. Ama astronomların daha net tanımlar yapması şarttır ve yaptılar da. Her bilim dalı gibi astronomi de kendi tanımlamalarına sahip ve yine her bilim dalı gibi, astronomi de hipotezlerin çürütülmesi, yeni bilgilerin elde edilmesi sonucu tanımlamalarını değiştirir. Plüton'un 'gezegen' ünvanının 'cüce gezegen' olarak değiştirilmesi tüm yurtta ve dünyada esefle karşılandı, nedense? Bilim yüceltilirken bir nokta atlandı sanıyorum. Ya da bunu algılama becerisini gösteremedi insanoğlu. Bilim, tanrısal değildir. Bilimsel kanunlar tartışılmaz değildir, değişmez ya da geliştirilemez değildir, hele ki tanımlar hiç değildir. Sanırım bizler öncelikle, bilimin tanımını netleştirmeliyiz. ekşi sözlükte "matarama su ko"nun bir entrysinden alıntı yapacağım; 'yanlışlanabilen şeye bilim denir'. Ufak bir düzeltmeyle; 'yanlışlanabilme şansı sunulan şeye bilim denir' desem hata mı etmiş olurum? Büyük bir ihtimalle, evet :) Bu konu benim bilgim ve görgümün çok üzerinde, o yüzden bu konuyu kapatıp, benim gezegen tanımımdan daha geçerli olan tanımlamaya bakalım. Hoş bu gezegen tanımı, 16. yüzyıla kadar yapılan tanımlamalardan daha doğru :)
Şu anki bilgilerimiz ışığında Güneş Sistemimizin son hali :)
IUA ( Uluslararası Astronomi Birliği ) 2006 Ağustos'unda Prag'ta yaptığı toplantının sonucunda gezegen tanımını şu hale getirdi;
  • Güneşin yörüngesinde dönen
  • Kendi yerçekiminin oluşturduğu gücü karşılayabilecek yeterli kütleye sahip olan ve hemen hemen yuvarlak bir şekle sahip
  • Kendi yörüngesiyle kesişen, kendisinden daha kütleli başka bir gökcismi olmayan gökcisimlerine gezegen denilir
Cüce Gezegen tanımında, ilk iki madde aynıdır, son madde ; "Kendi yörüngesiyle kesişen, kendisinden daha kütleli başka bir gökcismi olan ve uydu olmayan gökcisimlerine cüce gezegen denilir." olarak değişmekte. Cleared or not cleared the neighbourhood around its orbit. Gezegen olmakla cüce gezegen olmak arasındaki ince çizgi işte bu. Bunu da şöyle formüle etmişler; Gezegen ayırıcı ( Planetary discriminant ) µ = Gezegen adayı gökcisminin kütlesi / Gezegen adayı gökcisminin yörünge bölgesinde kalan diğer gökcisimlerinin kütlesi
Güneş Sistemimizdeki gezegen ve cüce gezegenlerin µ değerleri şöyle;

Merkür: 9.1×104
Venüs: 1.35×106
Dünya: 1.7×106
Mars: 1.8×105
Ceres: 0.33 ( Cüce )
Jüpiter: 6.25×105
Satürn: 1.9×105
Uranüs: 2.9×104
Neptün: 2.4×104
Plüton: 7.7×10−2 ( Cüce )
Eris: 0.10 ( Cüce )

Bu tanım da yakın zamanda değişikliğe uğrayabilir, Plüton'un uydusu kabul edilen Charon, Plüton'la beraber ikiz cüce gezegen sıfatına kavuşabilir. Yani Plüton'un değeri gün geçtikçe azalıyor :)

Geçmişten bugüne güneş sisteminnde kaç gezegen var sorusuna verilen farklı yanıtlara bakarak bu değişimlerin doğallığını daha iyi anlayabiliriz.

1543 - Altı gezegen (Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter ve Satürn)
1781 - Yedi gezegen (Uranüs eklenerek)
1807 - Onbir gezegen (Ceres, Pallas, Juno ve Vesta eklenerek)
1845 - Oniki gezegen (Astraea eklenerek)
1846 - Onüç gezegen (Neptün eklenerek)
1851 - Yirmiüç gezegen! (Hebe, Iris, Flora, Metis, Hygiea, Parthenope, Victoria, Egeria, Irene ve Eunomia eklenerek)
1852 - Sekiz gezegen!(Ceres ve diğer göktaşları silinerek)
1930 - Dokuz gezegen (Plüton eklenerek)
2006 - Sekiz gezegen (Plüton çıkartılarak)

Tanımın değişmesi, orada bir gökcisminin var olmadığı ya da yok sayıldığı anlamına gelmiyor. Hatta, Nasa'nın geçen Ocak ayında yolladığı Yeni Ufuklar sondası; Jüpiter'in yerçekiminden yararlanıp Plüton'a ulaşmak, sonrasında Charon ve Kuiper kuşağını izlemek için yoluna devam ediyor. 2015 yılında Plüton'la ilgili bugüne kadar bilmediğimiz her şeyi öğrenmiş olacağız. 2020 yılında da Kuiper kuşağını göreceğiz. Bakalım daha neleri keşfedip, neleri değiştireceğiz?

Son bir şey; Plüton'un cüce gezegen olmasına gösterilen tepkilerden biri. Oldukça eğlenceli :)
LINK

1 Comments:

Anonymous Kobe said...

çok ilginç

9:00 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home