28 Ocak 2007

Beş şey...

Ali ve kahpecüce tarafından mimlenmişim. Bir süredir yoğunluktan dolayı blogla ilgilenemediğimden kahpecüce'nin mesajı sayesinde öğrenebildim. Açıkcası internete adım attığım ilk günden itibaren anonim kalmak dürtüsüyle hareket eden benim için bu şekilde kendini ifşa edecek şeyler yazmak eskiden çok zor gelirdi. Şimdi biraz daha rahatım :)
Sanıyorum bu ufak oyunun kuralı, kendinle ilgili beş şey ( İlkini hemen açıklamış olayım. Şey kelimesine tapıyorum. Kelime haznemin geniş olduğuyla övünmek gibi bir ukalalığım da olsa, şey kelimesine kurtarıcı gibi sarıldığım anlar çoktur. ) açıklamak. Gerçi blogger profilinde kendimle ilgili önemli bir iki özelliğimi ifşa etmiştim ama...

Bilimkurgu

Öncelikle Lise bitene kadar doğru düzgün kitap okumayan, kitap okumayı zaman kaybı olarak görecek kadar ahmak bir adam olduğumu itiraf etmeliyim. Bilimkurguyla ilişkim sinemadan ve çocukluğumda okuduğum Jules Verne'lerden ibaretti. Ama bir gün Stanislaw Lem'in Solaris'ini okudum, sonra Asimov'un Ben, Robot'unu ve o günden bugüne elimden kitap düşüremez oldum. Sonrasında bir şekilde Poe ile tanıştım, nasıl olduğunu hatırlamıyorum, düşlerimde görmüş olsam gerek. Devamı da kendiliğinden geldi. İçinden çıkmak istemediğim bir dünyaya girmiş oldum böylece. :)

Devekuşu Kabare

Yasaklar oyununu ilk defa videodan izlediğimde sanıyorum daha 10 yaşındaydım. Daha sonra ses kayıtları; Deliler, Aşk Olsun, Beyoğlu Beyoğlu, Geceler... Tekrar tekrar dinlemekten, izlemekten bıkmadım. Her seferinde yeni bir mimik, yeni bir kelime oyununu fark etmenin heyecanı vardı. İlginç tarafı hala da var. Çevremdeki bazı arkadaşlar tarafından "Yeter artık" tavırları sergilense de dayanamayıp, oyundan parçaları monolog olarak veya başka bir arkadaşın katılımıyla sergilemekten kendimi alamam. Neredeyse her kelime veya her durum için bir parça çıkartılabilir bu oyunların içinden. Çok severim.

Basketbol

Üniversiteye başlayana kadar oynadım, hayatımın en önemli parçasıydı. Bence dünya üzerinde yaratılan en güzel oyundur. Oynarken gerçek dünya kaybolur, sahanın çizgileri içinde yeni bir dünya oluşur. Siz de o küçük dünyanın önemli bir parçası oluverirsiniz birden.

r2

Bu seçimin temelinde iki şey yatıyor, şuradan okuyabilirsiniz.

Geleneği bozmayalım:

isbn9760806
Halil
Don Quijote ve White
Psychedelic
B5

mimlendiniz :)

12 Comments:

Blogger B5 said...

Ben daha sobe-mim(?)ne demek ögrenemeden 3 fakli yerden sobelenmisim.
Aslinda blog kisi hakkinda az cok bilgi veriyor ama artik kisa bir yazi yazacagim ben de galiba.
Basketbolu biliyordum, ufak bir kaza bile hatirliyorum onunla ilgili.
Bilimkurguyu ise merak ediyordum.
Benim de Buck Rogers´li (kiim hatirlar) hatiralarim coktur kücüklükten kalma.
Dikkat ettigim birsey de bilimkurgu severlerin cogu buna cocuk yasta baslamis olanlar. Tersi de muhakkak vardir ancak simdiye kadar hic rastlamadigim olanlar olmali.
Hala bunun biraz da dogustan gelen düsünce tarzinda olan degisikliklerden de kaynaklandigini düsünüyorum.

7:08 ÖS  
Blogger Sndrfknella said...

Yakın zamanlarda "Yasaklar"ı izlediniz mi peki? Ya da Devekuşu Kabare'nin diğer oyunlarını? 2 sene önce bütün seriyi yeniden izledim. Yine gülümsettiler beni, ama eskiden olduğu gibi gözlerimden yaşlar gelerek gülemedim. Gizli gizli kasetten "dinlerdik" biz onları. 2 seyrediyorsak videodan, 15 kez dinlerdik. Ne günlermiş :)

1:30 ÖÖ  
Blogger r2 said...

b5:
Ben de bilmiyordum, iki yerden mim(sobe, her neyse )lenince öğrendim :) Basketbolla ilgili bir yazı olmuştu, parmağımı sakatlayıp uzun süre bir şey yazamayınca. :(
Bilimkurgu da yukarıda bahsettiğim gibi. Eh, ben okumaya büyüyünce başladım ama merakım çocukluğumda başladı. Sizin de yazınızı bekliyoruz :) Mümkünse, R4'da eşlik etsin size. dolmaları ayıklamadığı zamanlarda :)

sndkrfknella:
Yakın zamanda ne kelime, canım sıkıldıkça izliyorum :) Bazen kahkaha atıyorum hala, ama dediğiniz gibi artık ezberde olunca muzip gülümsemeler ağırlıkta oluyor. Kasetleri dinleyerek hayalini kurduğum sahneleri görünce biraz hayal kırıklığına uğramıştım ilk izlediğimde. Ama izlemeden bazı sahneleri anlamanın imkanı, ihtimali yok. Hah madem seriyi izlediniz Geceler'in görüntülerini nereden buldunuz? Bütün aramalarıma rağmen ben bulamadım.

Zahmet ederim, teşekkür oldu :)

6:56 ÖS  
Blogger Sndrfknella said...

Ne demek, ne demek :) Yaklaşık 4-5 sene önce D&R'da yanılmıyorsam tüm serinin VCD'si satılıyordu. Amerika'da yaşayan kardeşime Türkiye'den birşeyler yollarken bunları da içine eklemek üzere almış ve önce izleyip sonra yollamıştım :p (Ama Geceler bu seride var mıydı çok da emin değilim, oldukça zaman geçti üzerinden :)

9:33 ÖS  
Blogger r2 said...

Geceler malesef yok. Geceler yayınlanmadı o yeni basılan dvd/vcd'lerin içerisinde. Hatta bir efsane de vardır bununla ilgili. Rivayete göre o oyunda hükümet çok fazla eleştirildiği için, bir punduna uydurulup bütün video kasetleri Turgut Özal tarafından toplattırılmış-mış-.

Örneğin:

Oluuur muu her yerlere gider o be her yerlere gider. Geçen gün kafası attı 2 günde bahreynler ummanlar yaptı da geldi.1 günde sultan kabusu gördü.

Kilo da verdi kuruvazee ceketlee içinde hörrüü döneyo.
vs. vs. :)

Tontona bol bol dokundurulan bir oyundu gerçekten. Ama rivayet doğru mudur, değil midir bilemiyorum.

3:35 ÖS  
Blogger Sndrfknella said...

Hmmm doğru olabilir, kim bilir? Bu arada Kabal D'nin uydudan yayınlanan kanallarından birinde (ki kendileri bir sürü olup tam olarak hangisi olduğundan emin değilim) Devekuşu Kabare serisi yayılanıyormuş. Bugün Reklamlar 3 varmış mesela. Aklınızda bulunsun ;)

9:19 ÖS  
Blogger Pınar Arpacı said...

Bu zamana kadar neredeydim, hiç bilemiyorum. Ama ne kadar da geç olsa bir şkeilde keşfettiğime seviniyorum. Bence siten "kapı aralığı".

7:09 ÖS  
Blogger B5 said...

dün sanki burada yeni bir yazi vardi? bana mi öyle geldi? sansür mü halüsinasyon mu?
Herneyse:
Google Earth o hayali son yazinda bahsettigin gibi cok cok ise yarayan sürekli kullandigim bir program..
Özellikle üc boyutlu yol haritasi cikardiginda cok daha kolay..

2:00 ÖS  
Blogger r2 said...

sndrfknella:
Sanıyorum kabare oyuncuları bilir gerçek olup olmadığını. Ama hiçbir yerde bununla ilgili bir serzenişlerini duymadım, okumadım. Gerçek olsaydı Metin Akpınar bir yerlerde mutlaka söylerdi diye düşünüyorum. Uyandırma için teşekkürler :)

minik bir deli:
Teşekkür ederim, göğsüm kabardı. :) Bloğun kurulma nedenlerinden birisi de buydu. Hoş, artık çok fazla ilgilenemiyorum :(

b5:
Ne sansür, ne halüsinasyon :) bahsettiğin yazı şu olmasın?
Dünyanın Uzaydan Görünümü
Google Earth harika bir program. Yol tariflerini de ortadan kaldırdı. Artık birisine bulunduğum yerin koordinatlarını veriyorum o da bakıp kendi yolunu çiziyor. Gerçi uzun zamandır şantiyede koşturduğumdan bilgisayarın başına oturamıyorum ya... Bilgisayarımı özleyeceğim aklımın ucuna bile gelmezdi :)

Bu arada bir iki hafta daha blogla ilgilenemeyeceğim, iş yoğunluğu. Umarım ( UMARIM :( ) sonra kaldığım yerden Geleceğin Şehirleri temasına devam edeceğim.

9:51 ÖÖ  
Blogger B5 said...

Farkettim hatami, ama yorumumu silmek icin cok gecti. Yorgunken bakmak yok artik ekrana..
Benim de esim-R4, su an santiyeden santiyeye kosuyor(Mallorca´da su an:((..) Internet basinda olamadigi zaman ona G.Earth´den bulundugu noktayi referans alip, ona otel buluyorum..

Yeni yazilari sabirsizlikla bekliyoruz!!! Kolay gelsin.

1:32 ÖS  
Anonymous Kobe said...

çok güzel

8:48 ÖS  
Blogger LastRose said...

Yorumlara genel olarak katılıyorum

5:19 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home